Borçlunun son beş yıl içerisinde gayrimenkul yahut menkul mallarına ilişkin mal kaçırmak maksadıyla yapmış olduğu tasarruflarını iptal ettirmek amacıyla, alacağını icra takibi ile tahsil edemeyen ve borçlu hakkında aciz vesikası alan alacaklının, borçluya ve malı devralan üçüncü kişiye karşı açtığı dava tasarrufun iptali davasıdır. Söz konusu dava İcra ve İflas Kanunu 277 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
Bu davanın açılabilmesi için borçlu ile alacaklı arasında kesinleşmiş bir icra takibi bulunmalıdır. Ayrıca borçlu hakkında kesin veya geçici aciz vesikasının olması gerekir. Aciz vesikası davanın her aşamasında mahkemeye sunulabilir. Ayrıca davaya konu edilen tasarruf işleminin, borcun doğumundan sonraki bir tarihte yapılmış olması gerekmektedir.
İcra İflas Kanunu’na göre; mutat hediyeler ayrık olmak üzere, hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından haczin veya aciz vesikası verilmesinin sebebi olan yahut masaya kabul olunan alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan müddet içinde yapılan bütün bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar batıldır. Ancak, bu müddet haciz veya aciz yahut iflastan evvelki iki seneyi geçemez. Aşağıda sayılan tasarruf halleri bağışlama gibidir.
-Karı ve koca ile usul füru, neseben veya sıhren üçüncü derece dâhil hısımlar,
-Evlat edinenle evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarruflar,
-Akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler,
-Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartıyla irat ve intifa hakkı tesis ettiği akitler ve ölünceye kadar bakma akitleri.
Aşağıdaki tasarruflar borcunu ödemeyen bir borçlu tarafından hacizden veya mal bulunmaması sebebiyle hacizden yahut iflasın açılmasından önceki bir sene içinde yapılmışsa batıldır.
-Borçlunun teminat göstermeyi evvelce taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinler;
-Para veya mutat ödeme vasıtalarından gayrı bir suretle yapılan ödemeler;
-Vadesi gelmemiş borç için yapılan ödemeler.
-Kişisel hakların kuvvetlendirilmesi için tapuya verilen şerhler.
Bu tasarruflardan istifade eden kimse borçlunun hal ve vaziyetini bilmediğini ispat ederse tasarrufun iptali davası dinlenmez.
Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu malî durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hâllerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflâs yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır. Üçüncü şahıs, borçlunun karı veya kocası, usul veya füruu ile üçüncü dereceye kadar kan ve sıhri hısımları, evlat edineni veya evlatlığı ise borçlunun bu durumunu bildiği farz olunur. Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastiyle hareket ettiği kabul olunur. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir.
Borçlu tarafından alacaklıya zarar verme kastıyla yapılan tasarruflara karşı dava açma süresi; tasarruf işlemin alacaklı tarafından bilindiği veya bilinmesini gerektiren hallerin ortaya çıktığı tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine iptal davası açılabilir.
Tasarrufun iptali davalarında dava konusu tasarrufun hukuki niteliğine bakılmaksızın görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.