T.C. Yargıtay 23. Ceza Dairesi E: 2015/15876, K: 2016/530, K.T.: 01.02.2016
DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : 1- Sanığın yapmış olduğu temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Hükmolunan cezanın miktar ve türüne göre karar tarihi itibariyle; 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’a, 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’nun 26. maddesiyle eklenen geçici 2. maddesi uyarınca, doğrudan verilen 3.000 TL ve altında kalan adli para cezalarının temyizinin mümkün olmaması karşısında, sanığın temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317.maddesi gereğince REDDİNE,
2- Cumhuriyet savcısı tarafından suç vasfına yönelik yapılan temyiz talebinin incelenmesinde;
Sanığın, katılana ait ikametin bahçesinde bulunan çam ağacının dallarının kendi bahçesinin sınırlarına taşan uç kollarını kesmek suretiyle üzerine atılı olan mala zarar verme suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
1- Türk Medeni Kanunu’nun “Mülkiyet hakkının içeriği” başlıklı 683. maddesi: “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir” hükmü ile malikin mülkiyet hakkını yasal sınırlar içinde kullanabilme yetkisini düzenlemiştir. Öte yandan, anılan Kanun’un taşınmaz mülkiyet hakkının kısıtlamalarını düzenleyen “komşu hakkı” bölümünde yer alan 740. maddesi ise başkasının mülküne taşarak zarar veren dal ve köklerin, zarar gören mülk sahibinin istemi üzerine uygun bir süre içinde kaldırılmaması halinde, zarar gören mülk sahibi tarafından kesilebileceği ve kendi mülkiyetine geçirilebileceği hükmünü içermektedir. Görüleceği üzere bu madde ile de mülkiyetin taşkın kullanımına kısıtlama getirilmiştir. Buna göre, mülk sahibi bu hakkını, önceden istemde bulunmasına karşın taşan dalları uygun bir süre içinde kaldırılmadığı takdirde kendisi kullanabileceği hukuka uygunluk sebebi olarak kanunda bu şekilde düzenlenmiştir.
Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın tüm aşamalardaki savunmalarında özetle; söz konusu ağaçların yalnızca kendi bahçesi sınırlarına düşen dallarını kestiğini söz konusu dalların inşaat halinde olan binasına zarar verdiğini, söz konusu ağaçlardan dökülen yaprakların da çevre kirliliğine sebep olduğunu beyan ettiği, Kanlıca Orman İşletme Müdürlüğüne müracaatta bulunurak bu durumun önlenmesine ilişkin başvuruda bulunduğu, bu konuda önlem alması için katılanı uyardığı; ve ayrıca dosya kapsamına göre suça konu ağacın sadece sanığa ait bahçeye sarkan kollarının kesildiğinin sabit olduğu, ağaçların kökünden kesilmesinin söz konusu olmadığının anlaşılması karşısında; unsurları itibariyle oluşmayan mala zarar verme suçundan beraat kararı verilmesi gerekirken delillerin takdir ve değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmek suretiyle yazılı şekilde mahkumiyet kararının verilmesi,
2- Kabule göre de; katılana ait ikametin bahçesinde bulunan çam ağacının dallarının kesilmesi şeklinde gerçekleştiği iddia edilen eylemin, 5237 sayılı TCK’nın 152/1.c maddesinde öngörülen nitelikli mala zarar verme suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülmek suretiyle yazılı şekilde basit mala zarar verme suçundan hüküm kurulması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısı tarafından yapılan temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.02.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.