Hastalık ve herhangi bir sağlık sorununun giderilmesi maksadıyla hekime ya da bir sağlık kuruluşuna başvuran hastanın tıbbi tanı-tedavi sırasında beklenmedik bir zararla karşı karşıya gelmesi durumunda hastanın açacağı dava türü malpraktis davası olarak ifade edilmektedir. Davanın konusu hekimin bilgisizlik ve deneyimsizlik nedeniyle hastanın zarar görmesidir. Ancak burada önemle belirtilmelidir ki her tıbbi müdahale sonucu ortaya çıkan sorun malpraktis davasının konusunu oluşturmaz. Dava açılabilmesi için mutlaka doktorun gerekli dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmış olması ve hekimlik uygulamasında hatanın var olması gerekir. Bu hata hastada zarara yol açmalıdır. Hekimin uyguladığı tedavi sonrasında meydana gelen hasarda hastanın kendi kusuru veya ihmali söz konusu ise hekimin sorumluluğuna gidilemez.
Hekimlerin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak yanlış teşhiste bulunması ve hastanın yanlış tedaviye yönlendirilmiş olması halinde açılacak olan malpraktis davasında hasta zararın varlığını, hekimin kusurunu ve kusurla zarar arasında illiyet bağı olduğunu ispat edilerek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulabilir. Hastane-ameliyat masrafları, çalışılamadığı için uğranılan kazanç kayıpları, doktorun hatalı tıbbi müdahalesi yüzünden yeniden görmek zorunda olduğu tedavi masraflarının tazminini talep edebilecektir. Ayrıca hastanın veya gerekli şartlar gerçekleştiğinde ailesinin hatalı tıbbi müdahaleden dolayı acı, elem, üzüntü çekmesi durumunda manevi tazminat olarak uygun miktarda para talep edilebilecektir.
Davanın açılacağı yargı merci hekimin statüsüne göre değişmektedir. Kamuda çalışan doktorların müdahaleleri nedeniyle idare aleyhine dava açılır. Devlet kusuru oranında personel olarak çalıştırdığı doktora rücu edebilir. Özelde çalışan doktorlar aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davaları adli yargının görev alanına girmekte ve asliye hukuk mahkemelerinde görülmektedir. Doğrudan hekime karşı dava açılır. Hekimle birlikte özel hastaneye karşı da dava açılabilir.
Hekimlerin tedavi sürecinde kişilere uyguladığı müdahalelerin hukuka uygun kabul edilmesi hastanın tedaviyi kabul etmesine bağlıdır. İlgilinin rızasının hukuka uygunluk sebebi sayılabilmesi için bazı şartlar aranmaktadır. Öncelikle hastaya uygulanan müdahalenin tedavi amacı gütmesi gerekmektedir. Tedavi nedeniyle oluşabilecek tüm sonuçlar ve riskler önceden hastaya bildirilmeli ve hasta detaylı şekilde bu konuda aydınlatılmalıdır. Yapılacak olan tıbbi müdahaleye rıza gösteren hastanın ehil olması gerekmektedir. Tüm bu şartların sağlanmadığı ve hukuka uygunluk nedeninin bulunmadığı durumlarda yapılan müdahale hukuk aykırı hale gelecek ve ceza hukuku bakımından suç teşkil edecek ve hekimin cezai sorumluluğuna gidilebilecektir.
Kamuda çalışan doktorlar hakkında yapılan cezai şikayetlerde, Savcılık tarafından ceza soruşturması yapılabilmesi için, öncelikle şüpheli doktor hakkında bağlı bulunduğu mülki idare amirinden soruşturma izni alınması gerekmektedir.