HAKSIZ TAHRİK VE UYGULAMA ALANI
Haksız tahrik, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak 5237 sayılı TCK madde 29 da düzenlenmiştir. Haksız bir eylemin doğurduğu hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında kalınarak suçun işlenmesi halinde, failin cezasından indirim yapılmasıdır. Tahriki oluşturan fiilin somut olayın koşullarına göre değerlendirilmesi hakim tarafından yapılarak, sanığın iradesine olan etkisi dikkate alınır.
Haksız tahrik, haksız fiil yönü ile hukuka uygunluk sebebi sayılan meşru savunmadan ayrılır. Meşru savunma, bir hakka yapılan saldırıyı uzaklaştırmak zorunluluğu altında orantılı savunmayı öngörür. Haksız tahrikte haksız saldırıya duyulan öfkeden dolayı işlenen suç vardır. Meşru savunmada haksız fiil suç sayılmaz. Haksız tahrikte icra edilen fiil suç sayılır. İlkinde cezasızlık söz konusu iken, ikincisinde haksız fiilin ağırlığına ve gösterilen tepki ile orantılı şekilde faile verilen cezadan indirim yapılır.
Meşru savunma halinde, haksız bir saldırıya karşı o an için savunma mecburiyetinde kalındığı halde, haksız tahrikte, meydana gelen haksız saldırının karşısında savunma mecburiyeti olmadan, sadece haksız fiilin fail üzerinde meydana getirdiği öfke veya üzüntüye duyulan tepkiyle suç işlenmektedir.
Haksız tahrik, failin haksız bir fiilin yol açtığı hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında hareket ederek bir suç işlemesini ifade eder ki, bu durumda fail suç işleme yönünde önceden bir karar vermeksizin, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısında gerçekleşen karışıklığın sonucu olarak suç işlemeye yönelmektedir. Haksız tahrik hükümlerinin işlerlik kazanabilmesi için; haksız bir fiil olmalıdır. Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalıdır. Failin işlediği suç bu psikolojik halin doğurduğu tepki olmalı yani işlenen suç ile haksız tahrik arasında illiyet bağı olmalıdır. Haksız tahrik teşkil eden fiil, mağdurdan sadır olmalıdır. Haksız fiil teşkil eden eylemin hukuka aykırılık unsurunu barındırması şarttır. Fiilin haksızlık niteliği değerlendirilirken elbette somut olayın şartları değerlendirilmelidir. Ancak toplumda hoş karşılanmayan, ahlak ya da adaba aykırı her davranışın hukuka aykırı olmayacağı, yani “haksız fiil” sayılmayacağı da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu sebeple, yaşanılan çevrede uygun görülmeyen, ancak hukuka aykırı olmayan bir davranışın, somut olayın özellikleri değerlendirildiğinde, fail için haksız fiil niteliği taşıdığının kabulü yanlış uygulamalara yol açacaktır. Bu görüşün kabulü, haksız tahrik hükümlerinin hukuka aykırı hareket etmeyen bireye karşı işlenen suç hakkında da uygulanmasına imkan verir ki, haksız tahrik müessesesinin uygulama alanını aşırı derecede genişleten ve yasanın lafzı ile yasa koyucunun amacına aykırı bu yorumun kabulü mümkün değildir.