T.C YARGITAY
4.Hukuk Dairesi
Esas: 2019/ 2910
Karar: 2019 / 5969
Karar Tarihi: 12.12.2019
ÖZET: Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Dosyanın incelenmesinde; K… İcra Müdürlüğünün 2010/953 sayılı takip dosyasında alacaklı olan davalının talebi üzerine davacıya 1. ve 2. haciz ihbarnameleri gönderildiği, davacı tarafından bu ihbarnamelere süresinde itiraz edilmediği, 3. haciz ihbarnamesinin düzenlenmesinin doğru olduğu ve eldeki davanın açılmasına davalı alacaklının sebebiyet vermediği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle davanın açılmasında kusuru bulunmayan davalı S. U. aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ nın kanun yararına temyiz isteminin kabulüne karar verilerek kararın bozulması gerekmiştir.
(2004 S. K. m. 72, 89)
Dava: Davacı M. Z. T. vekili Avukat G. Ö. G. tarafından, davalı S. U. aleyhine 14/03/2018 gününde verilen dilekçe ile menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24/01/2019 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına bozma yoluyla istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Karar: Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne kesin olarak karar verilmiştir.
Davacı vekili, davalı alacaklı tarafından dava dışı K. T. aleyhine Körfez İcra Müdürlüğü’nün 2010/953 sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, müvekkiline 2.600.00 TL alacak tutarlı 1. ve 2. haciz ihbarnamesinin. 41.618,93 TL tutarı 3. haciz ihbarnamesinin gönderildiğini, birinci ve ikinci hacız ihbarnamesinin TK 21/2 gereği usulüne uygun olmadan yapıldığını ayrıca üçüncü haciz ihbarnamesinin ise önceki ihbarnamelerle aynı tutarlı olmadığı gibi dava dışı takıp borçlusu K. T.’a borcu olmadığını belirterek menfi tespit isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne kesin olarak karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığının talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, kararının kanun yararına bozulmasını istemiştir.
Dosyanın incelenmesinde; Körfez İcra Müdürlüğünün 2010/953 sayılı takip dosyasında alacaklı olan davalının talebi üzerine davacıya İİK’nın 89. maddesi gereğince 1. ve 2. haciz ihbarnameleri gönderildiği, davacı tarafından bu ihbarnamelere süresinde itiraz edilmediği, 3. haciz ihbarnamesinin düzenlenmesinin doğru olduğu ve eldeki davanın açılmasına davalı alacaklının sebebiyet vermediği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle davanın açılmasında kusuru bulunmayan davalı S. U. aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına temyiz isteminin kabulüne karar verilerek kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile sonuca etkili olmamak üzere yerel mahkeme kararının kanun yararına BOZULMASINA 12.12.2019 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca; Körfez İcra Müdürlüğünün 2010/953 sayılı takip dosyasında alacaklı olan davalı S. U. vekilinin talebi üzerine, davacıya İcra ve İflas Kanununun 89. maddesi gereğince 1. ve 2. haciz ihbarnameleri gönderildiği, davacı tarafından bu ihbarnamelere süresinde itiraz edilmediği, 3. haciz ihbarnamesinin düzenlenmesinin doğru olduğu ve eldeki davanın açılmasına davalı alacaklı S. U. sebebiyet vermediğinden aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek yerel mahkeme kararının kanun yararına bozulması istenmiş; Dairemiz çoğunluğunca da talep kabul edilerek hükmün kanun yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına temyizin amacı; kesin olarak verilen ya da istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararların Yargıtay’ca incelenmesini ve buna bağlı olarak kanunların uygulamasında ülke genelinde birliği sağlamak, karar ve hükümlerdeki hukuka aykırılıkları toplum ve birey açısından gidermektir. Olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına temyiz kurumunun konusunu oluşturabilecek kanun yararına aykırılık halleri olağan kamın yolu olan temyiz nedenlerine göre dar ve kısıtlı tutulduğunda kesin hükmün otoritesi korunmuş olacaktır.
26/10/1932 tarihli ve 29/12 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere; kabul edip etmemenin hakim veya mahkemenin takdirine bağlı olan talepler hakkında verilen kararlar ile delillerin değerlendirilmesi ve şahsi hakka ilişkin kararlar kanun yararına temyiz konusu olamaz.
Bu durumda; vekalet ücreti ve yargılama gideri şahsi hakka ilişkin olduğundan, mahkemece aleyhe hükmedilmiş olan yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda kanun yararına temyiz talebinde bulunulamayacağı, bu nedenle de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebinin reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan talebi kabul eden sayın çoğunluğun bozma talebine katılmıyorum. 12/12/2019