T.C YARGITAY
9.Hukuk Dairesi
Esas: 2019/ 6690
Karar: 2019 / 16994
Karar Tarihi: 30.09.2019
ÖZET: Dosyada mevcut yıllık izin belgelerine göre davacının 76 gün yıllık izin kullandığı anlaşılmıştır. Kıdemi karşılığında hak ettiği izin süresi 90 gün olan davacının kullandığı izin süresi hak edilenden mahsup edildiğinde davacının bakiye yıllık izin hakkı 14 gündür. Buna göre Mahkemece davacının yıllık izin ücreti alacağının 14 gün üzerinden hesaplanıp, hüküm altına alınması gerekirken, kullandırıldığı ispatlanamayan yıllık izin süresinin 25 gün olduğu kabulüyle alacağın hüküm altına alınması hatalıdır.
(4857 S. K. m. 41, 57)
Dava ve Karar: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
- A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 20/12/2006-Mayıs 2008 ve 22/10/2008-1701/2014 tarihleri arasında davalı işyerinde operasyon yetkilisi olarak çalıştığını, santral görevlisi …’un istediği iki adet telefon görüşmesini daha öncede amirlerinin bu şekilde gönderimler yaptığı için verdiğini, bu kişinin ses kayıtlarını şirkete yaydığını telefon kaydındaki kişinin kendisine mobbing uygulandığı gerekçesi ile işyerini terk ettiğini, bu olaydan sonra savunması alınan müvekkilinin işten çıkarıldığını ileri sürerek, kıdem, ihbar tazminatları ile fazla mesai ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
- B) Davalı Cevabının Özeti
Davalı vekili, davacının 10/01/2007-06/05/2008 tarihleri arasındaki ilk dönem çalışmasının istifa etmesi nedeni ile sona erdiğini, 22/10/2008-17/01/2014 tarihleri arasındaki 2. dönem çalışmasının şirket içi özel ve gizli kalması gereken telefon kayıtlarını paylaşması nedeni ile haklı olarak fesih edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
- C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının 10/01/2007-16/05/2008 tarihleri arasındaki ilk dönem çalışmasının istifa nedeni ile sona erdiği, 22/10/2008-17/01/2014 tarihleri arasındaki ikinci dönem çalışmasının davalı işveren tarafından kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sonlandırıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizce bozulmuştur.
Bozma ilamında özetle; “İşyerinde müşteri ilişkileri yetkilisi olarak çalışan davacının müşteri datalarını sisteme kaydedip müşteri şikayetlerini raporlamakla görevli olduğu, şirket içi telefon görüşme kayıtlarına ulaşarak gerektiğinde bunları paylaşma görev ve yetkisinin olmadığı anlaşılmıştır. Davacının fesih konusu davranışının doğruluk ve bağlılığa aykırı olduğu açıktır. O halde, davalı işveren tarafından 4857 sayılı Yasa’nın 25/II-e maddesi uyarınca gerçekleştirilen feshin haklı olduğu anlaşılmakla, şartları bulunmayan kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle taleplerin kabulü hatalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun düzenlenmesinden sonra davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinin ekinde davacı adına atfen imzalı yıllık izin talep formlarının sunulduğu, belgelerde izne çıkış-izinden dönüş tarihlerinin yazılı olduğu ve şirket yetkilisinin onayının bulunduğu görülmüştür. Davalı vekili temyiz dilekçesinin ekinde yıllık izin belgelerini yeniden sunmuştur.
Yıllık ücretli izin belgeleri ödeme belgesi niteliğinde olup yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Mahkemece, anılan belgeler dikkate alınmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” gerekçeleri belirtilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulmuş ve yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
- D) Temyiz:
Bozmadan sonra verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
- E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme uyma kararını kaldırarak, direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmünün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da farklı bir karar vermeden yeniden hükümde karar vermek zorundadır.
Mahkemece verilen ilk karar, davalı vekili tarafından sunulan yıllık izin belgelerinin hesaplama sırasında dikkate alınmadığı gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyulmakla birlikte bozma ilamının gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.
Zira, dosyada mevcut yıllık izin belgelerine göre davacının 76 gün yıllık izin kullandığı anlaşılmıştır. Kıdemi karşılığında hak ettiği izin süresi 90 gün olan davacının kullandığı izin süresi hak edilenden mahsup edildiğinde davacının bakiye yıllık izin hakkı 14 gündür. Buna göre Mahkemece davacının yıllık izin ücreti alacağının 14 gün üzerinden hesaplanıp, hüküm altına alınması gerekirken, kullandırıldığı ispatlanamayan yıllık izin süresinin 25 gün olduğu kabulüyle alacağın hüküm altına alınması hatalıdır.
Kabule göre de; fesih tarihindeki ücreti aylık net 2.066,39 TL olan davacının 25 günlük yıllık izin ücreti alacağının hangi şekilde 4.477,17 TL olarak hesaplandığı da anlaşılamamıştır.
- F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.09.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.