Boşanma, Medeni Kanun’un öngörmüş olduğu ve belirli şartlara bağlanmış olan yenilik doğuran haktır. Boşanmanın gerçekleşebilmesi için öncelikle ortada geçerli bir evlilik bulunmalı ve kanunda sayılan boşanma nedenlerinden biri var olmalıdır.
Boşanma, anlaşmalı boşanma davası veya çekişmeli boşanma davası olmak üzere iki şekilde gerçekleştirilebilir.
Anlaşmalı Boşanma Davası
Tarafların evlilik birliğinin çekilmez hale geldiği gerekçesi ile boşanmanın sonuçları olan velayet, mal paylaşımı, nafaka vb. hususlarda uzlaşmaya vararak aralarında düzenlendikleri bir anlaşmalı boşanma protokolüyle boşanmaya karar verilmesi için açtıkları dava türüdür. Anlaşmalı boşanmanın gerçekleşebilmesi için tarafların en az bir yıl süreyle evli olması gerekmektedir. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur.
Çekişmeli Boşanma Davası
Tarafların boşanma konusunda uzlaşmaya varamadıkları yahut boşanmanın sonuçları üzerinde anlaşamadıkları dava türüdür. Anlaşmalı boşanma davasına göre çok daha uzun ve yıpratıcı bir süreci barındırır.
Türk Medeni Kanunu’ nda sayılan boşanma sebepleri şunlardır.
-Zina
-Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış
-Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme
-Terk
-Akıl hastalığı
-Evlilik birliğinin sarsılması
Sayılan sebepler geniş olup somut olaydaki birçok boşanma sebebi bu başlıklardan birinin kapsamına girmektedir. Nitekim evlilik birliğinin temelden sarsılması genel boşanma sebebidir ve cinsel, fiziksel, ekonomik şiddet içeren birçok sebep bu başlıktan kaynaklanmaktadır.
Açılacak olan boşanma davasından en önemli husus davaya dayanak olarak gösterilen boşanma sebebinin ispatlanmasıdır. Dayanılan olgu ve iddiaların ispatlanamaması halinde dava reddedilir ve boşanmaya hükmedilmez. Ayrıca davacı boşanmaya sebep olan olaylarda karşı tarafın kusurlu olduğunu yahut kendisinden daha fazla kusurlu olduğunu ispat etmelidir. Bu husus tazminat, nafaka ve mal paylaşımı gibi boşanmanın sonuçları açısından önem arz etmektedir. Anlaşmalı boşanma davasında ise tarafların kusur durumu incelenmez.
Boşanma davasında görevli mahkemeler aile mahkemesi, yetkili mahkeme eşlerin son defa altı aydır birlikte oturdukları evin bulunduğu yer mahkemesi yahut eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesidir.
Kural olarak tarafların vekalet verdikleri bir avukat varsa duruşmalara bizzat katılma yükümlülükleri yoktur. Ancak boşanma davası tamamen taraf iradelerini esas aldığından tarafların duruşmada hazır bulunmaları gerekmektedir. Hakim, her iki tarafı dinleyerek boşanma talebinin özgür iradeye dayalı olup olmadığını kontrol etmek zorundadır.
BOŞANMANIN SONUÇLARI
Maddi-Manevi Tazminat
Boşanma yüzünden var olan veya müstakbel menfaatleri zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat ödenmesini talep edebilir.
Boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini talep edebilir.
Maddi ve manevi tazminat davası, boşanma davası ile birlikte açılmamış ise, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde ayrı bir dava şeklinde açılabilir.
Nafaka
Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak yoksulluk nafakası talep edebilir. Nafaka yükümlüsünün kusurlu olması gerekmez. Alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Mal Rejimi
Boşanma halinde, eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümlere göre mallar tasfiye edilir. Eşler herhangi bir rejim tercih etmemişse, mallar, edinilmiş mallara katılma rejimi çerçevesinde tasfiye edilir.
Velayet
Mahkeme boşanmaya karar verirken ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.
Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun sağlık, eğitim vb. hakları bakımından yararları esas tutulur. Velayet kendisine bırakılmayan eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.