T.C YARGITAY
8.Hukuk Dairesi
Esas: 2019/ 3105
Karar: 2019 / 5795
Karar Tarihi: 12.06.2019
ÖZET: Dava, alacaklının istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir. Davacı alacaklının istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
(2004 S. K. m. 96, 99) (6100 S. K. m. 114, 115)
DAVA: Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR: Davacı alacaklı vekili, borçlu şirket ile üçüncü kişi şirketin alacaklılardan mal kaçırmak kastı ile muvazaalı işlemler yaptıklarını belirterek, davanın kabulü ile istihkak iddiasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı üçüncü kişi vekili; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; haciz yapılan iş yerinin daha önce borçlu şirket tarafından işletilmekte iken, üçüncü kişi şirkete devredildiği, borçlu şirket temsilcisi … ile üçüncü şirket temsilcisi …’in karı koca oldukları, her iki şirketin iştigal konusunun aynı olduğu, haciz sırasında borçlu şirket temsilcisinin de haciz mahallinde bulunduğu ve sonradan ayrıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı üçüncü kişi şirket vekili temyiz etmiştir.
Dava, alacaklının İİK’ nin 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için ön koşul, malın üçüncü kişi elinde haczedilmesi üzerine üçüncü kişi tarafından haczedilen mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir ayni hakka vs. dayanarak istihkak iddiasında bulunulmasıdır. İstihkak iddiası, tüzel kişilerde tüzel kişiyi temsile yetkili organlarca, gerçek kişilerde ise ya kendisi tarafından ya da bu kişiyi temsile yetkili kişilerce ileri sürülebilir. Tüzel kişiyi veya gerçek kişiyi temsil yetkisi olmayan kişinin yaptığı iddia, geçerli bir istihkak iddiası sayılmaz.
Somut olayda, dava konusu 13.05.2015 tarihinde yapılan haciz sırasında muhasebe müdürü olduğunu beyan ederek üçüncü kişi şirket yararına istihkak iddiasında bulunan …üçüncü kişi şirketin ortağı ya da yetkili temsilcisi olmadığı sabittir. Öte yandan, davalı üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren İİK’nin 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiası da bulunmamaktadır.
O halde davacı alacaklının İİK’nin 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından, 6100 sayılı HMK’nin 114/ h ve 115/2 maddeleri uyarınca, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Bozma neden ve şekline göre davalı üçüncü kişi şirket vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesi gerekli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı üçüncü kişi şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nin 366 ve 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı üçüncü kişi şirket vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 12.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.