T.C YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 2019/ 4064
Karar: 2019 / 7161
Karar Tarihi: 17.06.2019
ÖZET: Dosyada ziynetlere ilişkin tanık beyanları duyuma dayalı olup iddia edilen vakıayla ilgili somut, görgüye dayalı bir bilgileri yoktur. Davacı kadın usulünce yemin deliline dayanmış ve davalı erkek tarafından … tarihli duruşmadaki yeminli beyanında; davacıya düğünde takılan altınların düğünden sonra ya da hali hazırda uhdesinde ve tasarrufunda ve ailesinde olmadığını ifade etmiş ve bu konuda yemin etmiştir. Dosyada iddiayı kanıtlamaya elverişli başkaca bir delil de bulunmamaktadır. Davacı kadının gösterdiği diğer delillerle de dava konusu ziynet eşyalarının erkek tarafından elinden zorla alındığını ve iade edilmediğini ispat edememiştir. Bu durumda mahkemece, davacı kadının ziynet alacağı talebinin reddi gerekirken, kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
(4721 S. K. m. 6, 166, 174) (6098 S. K. m. 50, 51) (6100 S. K. m. 190)
Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ve nafakalar ile ziynet alacağı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Dava; kadın tarafından açılan Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesine dayalı evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davası ve ziynet alacağı davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davalı erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, zaman zaman fiziksel şiddet uyguladığı, kadını aşağıladığı ve hakaret ettiği, kadınla ve eviyle ilgilenmediği gerekçesiyle tam kusurlu kabul edilerek, kadının boşanma davasının kabulüne; ispat edilemeyen ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince verilen hükme karşı davacı kadın tarafından tazminatların ve yoksulluk nafakasının miktarı ile reddedilan ziynet alacağı talebi yönünden, davalı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafaka yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı kadının ziynet alacağına yönelik talebinin kabulü ile tarafların diğer istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, davalı erkeğe kusur olarak yüklenen sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı vakıasının, güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu; güven sarsıcı davranış vakıasından sonra evlilik birliğinin uzunca bir süre daha devam etmesi sebebiyle kadın tarafından affedildiğinin kabulü gerekeceğinden davalı erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceğinin tabii bulunmasına, ancak davalı erkeğin mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarına göre dahi boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu anlaşılmasına göre, davalı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen manevi tazminat çoktur. Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda manevi (TMK m. 174/2) tazminatın takdir edilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.
3- Davalı erkeğin ziynet eşyalarına yönelik temyiz itirazlarına hasren yapılan incelemeye gelince; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK m. 6, 6100 s. HMK m. 190/1). Davacı kadın dava dilekçesinde ziynetlerin evliliğin dördüncü ayında erkek ve ailesi tarafından zorla elinden alındığını, erkeğin annesi adına ev alındığını iddia etmiş, davalı erkek ise kadının evden ayrılırken kişisel eşyalarını evden alarak ayrıldığını, düğünde takılan takıların davacı kadında olduğunu savunmuştur. Davacı kadın ziynet eşyasının erkekte kaldığını ispat yükü altındadır. Ziynet eşyalarının niteliği gereği, kadının ortak konuttan ayrılırken yanında götürmesi hayatın olağan akışına uygun düşer. Dosyada ziynetlere ilişkin tanık beyanları duyuma dayalı olup iddia edilen vakıayla ilgili somut, görgüye dayalı bir bilgileri yoktur. Davacı kadın usulünce yemin deliline dayanmış ve davalı erkek tarafından 19/04/2017 tarihli duruşmadaki yeminli beyanında; davacıya düğünde takılan altınların düğünden sonra ya da hali hazırda uhdesinde ve tasarrufunda ve ailesinde olmadığını ifade etmiş ve bu konuda yemin etmiştir. Dosyada iddiayı kanıtlamaya elverişli başkaca bir delil de bulunmamaktadır. Davacı kadının gösterdiği diğer delillerle de dava konusu ziynet eşyalarının erkek tarafından elinden zorla alındığını ve iade edilmediğini ispat edememiştir. Bu durumda mahkemece, davacı kadının ziynet alacağı talebinin reddi gerekirken, kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) ve (3.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliği ile karar verildi. 17.06.2019