DAVA ZAMANAŞIMI
Dava zamanaşımı, ilişkili bulunduğu suçta dava açılmasına veya açılan bir davanın devam etmesine engel olan bir durumdur. Suçun işlenip tamamlandığı andan itibaren, yasa tarafından belirlenen sürelerin geçmesi durumunda davanın açılamamasını veya açıldıktan sonra davaya devam edilememesini gösteren duruma dava zamanaşımı denir. ‘Dava zamanaşımı kanun koyucu aksini belirtmediği müddetçe bütün suçlar bakımından geçerlidir.’ Dava zamanaşımının dolması sebebiyle CMK md. 223’ e göre davanın düşmesine karar verilmektedir. Dava zamanaşımı dolayısıyla muhakeme sona erdirilip düşme kararı verilmiş olsa bile, işlenen eylemin suç olma özeliği devam eder.
DAVA ZAMANAŞIMI SÜRELERİNİN İŞLEMEYE BAŞLAMASI
Dava zamanaşımı sürelerinin başlangıç anı ile ilgili olarak öğretide çeşitli görüşler bulunur. Bir görüşe göre, önemli olan husus suçun ilk ortaya çıktığı, insanlar tarafından öğrenildiği günü, başka bir görüş ise dava zamanaşımının soruşturma işlemlerinin yapılmaya başlandığı gün başlayacağını savunur. Bir diğer görüş ise, bir günün yirmi dört saat olması sebebiyle suçun işlendiği günü ölçü alarak, o günün bitiminin ertesi gününü esas alır. Yani suçun işlendiği an bir gün olarak kabul edilir, sürenin ertesi günden başlatılması gerektiğini savunur. Son görüş ise, dava zamanaşımı süresinin suçun işlendiği gün başlayacağını savunur. ‘TCK’nın dava zamanaşımını düzenleyen md.66/6 da çeşitli suç tiplerine göre zamanaşımı süresinin hangi günden başlayacağı belirtilmiştir. Buna göre; zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşebbüs halinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği günden ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üst soy ve bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun on sekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar. Mevcut düzenleme böyle olmakla birlikte suçun işlendiği günün zamanaşımı süresinin hesaplanmasında dikkate alınıp alınmayacağı belirtilmemiştir. 765 sayılı mülga TCK dönemi uygulamasında olduğu gibi zamanaşımı süresinin suçun işlendiği günden itibaren başlayacağı belirtilmektedir.
DAVA ZAMANAŞIMININ DURMASI VE KESİLMESİ
Dava zamanaşımı suçun işlenmesiyle başlar. Ancak kendisine bağlanan sonuç ve etkileri ortaya koyabilmesi için suçun gerektirdiği cezaya uygun olan sürelerin dolması gerekmektedir. Bu sürelerin tamamlanması için zamanaşımı engellerinin ortaya çıkmaması gerekir.
Yasada öngörülmüş sebeplerle zamanaşımı süresinin hiç işlememesi ya da işlemeye başlayan dava zamanaşımı süresinin ilerlememesi zamanaşımının durmasını, işlemeye başlamış zamanaşımının süresinin yasada öngörülen bir sebeple kesilmesini ifade eder. ”Bir suçun işlenmesi ile başlayan dava zamanaşımı, bir engel çıkmaması durumunda o suçun gerektirdiği sürenin dolmasıyla tamamlanır. Fakat dava zamanaşımı işlemeyi sürdürürken birtakım engellerle karşılaşılabilir. Bu engeller dava zamanaşımını durduran ve kesen nedenlerdir. Dava zamanaşımının durması, yasada açıkça sayılan bazı hallerde kamu davasının yürütülememesinden dolayı, bu halin ortaya çıkmasından ortadan kalkmasına kadar geçen zamanda, dava zamanaşımının o ana dek geçen süre saklı kalmak kaydıyla işlememesidir. Dava zamanaşımını durduran sebepler ortadan kalkmadıkça zamanaşımı tekrar işlemeye başlamaz.’
DAVA ZAMANAŞIMININ SONUÇLARI
Dava zamanaşımı TCK md. 72/2’ ye göre mahkeme tarafından re’sen uygulanır. Bundan şüpheli, sanık ve hükümlü iradelerine bırakılmıştır bir durum değildir. Yargılama sırasında mahkemenin, dava zamanaşımının dolduğunu fark etmesi sonucunda, bu konuyu diğer meselelerden önce inceleyip karara bağlaması gerekir. Eğer dava temyiz aşamasında ise, aynı incelemenin Yargıtay tarafından yapılması gerekir. Ayrıca CMK 223/9 uyarınca fail hakkında derhal beraat kararı verilebilecek şartlarda durma, düşme ve ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemez. Dava zamanaşımının süresinin dolması düşme sebeplerinden olduğu için, mahkemenin beraat kararı verebilecek bir durumun varlığı halinde düşme kararı değil beraat kararının vermesi gerekir. Zira beraat kararının verilmesi fail açısından lehe bir durumdur. Yüklenen suçun dava zamanaşımına uğraması neticesiyle davanın düşmesi , aynı fiilden dolayı malların geri alınması ve uğranılan zararın tazmini için açılacak şahsi hak davasını etkileyemez. Türk Ceza Kanunu 74/2’de bu imkân düzenlenmiştir. Fakat Borçlar Kanunu’nda haksız fiiller için öngörülen zamanaşımı süresi davaya konu olan suçun zamanaşımı süresinden daha az olduğu durumlarda haksız fiil zamanaşımı süresi suçun zamanaşımı süresine tabi olur. İlgili suç zamanaşımına tabi olmayan bir suç olması durumunda haksız fiil için de zamanaşımı süresi olmaz. ‘Davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığını ilişkin sorun diğer tüm sorunlardan önce ele alınmalı ve karara bağlanmalıdır. Zira davanın zamanaşımına uğradığına hükmedilmesi halinde, başka hiçbir işlem yapılmaksızın düşme kararı verilmesi zorunludur. Zamanaşımının uygulanması sanığa herhangi bir külfet getirmediğinden, diğer düşme nedenlerine göre öncelikle uygulanacaktır. Zamanaşımını kesen nedenin ortaya çıktığı tarih konusunda belirsizlik varsa bu durumun sanık lehine göz önünde tutulması gerekir.