5271 Sayılı CMK madde 91’de düzenlenen gözaltına alma; hakim kararı aranmaksızın, savcılık kararı ile kolluk kuvveti tarafından yerine getirilen ve şüphelinin özgürlüğünün geçici olarak sınırlandırılması sonucu doğuran bir koruma tedbiri olarak tanımlanabilir. Burada suç şüphesi altında bulunan ve yakalanan kişi, hakim önüne çıkarılması yahut serbest bırakılmasına kadarki zaman dilimi içerisinde, hakkındaki işlemlerin tamamlanması amacıyla alıkonulmaktadır. Kanunen koruma tedbiri olarak düzenlenmiş olan gözaltına alma işleminin uygulanmaması durumunda bazı zararların ortaya çıkması ihtimali bulunmalı ve bu konuda haklı bir görünüş olmalıdır. Tüm koruma tedbirlerinde olduğu gibi gözaltına alma tedbirinde de elbette orantılılık ilkesi gözetilmelidir. Başka bir yöntemle istenilen sonuca ulaşılacak olan durumlarda gözaltına alma tedbiri uygulanmamalıdır. Dolayısıyla gözaltına alma işlemi için, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olması ve şüphelinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığı gerekmektedir. Bu iki şartın bir arada bulunmadığı durumlarda gözaltı kararı verilemez.
Gözaltı kararını vermeye yetkili olan kişi Cumhuriyet savcısıdır. Ancak, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri de gözaltı kararı verme yetkisine sahiptir.
Suç işlerken herkes tarafından yakalanıp kolluğa teslim edilen veya kolluk görevlilerince yakalanan kişi ve olay hakkında; kolluk tarafından Cumhuriyet savcısına hemen bilgi verilerek, emri doğrultusunda işlem yapılır.
Gözaltına alma tedbiri bakımından süre, şüphelinin yakalama yerine en yakın hakim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu olan süre hariç, yakalama anından itibaren 24 saati geçemez. Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre 12 saatten fazla olamaz. Burada sözü edilen 12 saatlik süre en üst sınırdır. Dolayısıyla somut olaya göre şüphelinin hakim veya mahkemeye götürülmesi için, mesafeye göre gerekli olan süreden fazlasında gözaltı işlemi uygulanamaz. Örgütlü veya toplu olarak işlenen suçlarda, Cumhuriyet savcısı 24 saat olan gözaltı süresini, her defasında 1 günü geçmemek üzere, 3 gün süreyle uzatılmasını yazılı olarak emir verebilir.
Olağanüstü hal bir ülkede doğal afet, salgın hastalık, kamu ciddi şekilde bozulması, temel hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırılması ve ağır derecede ekonomik kriz oluşması durumlarında ve bu sorunların acil şekilde düzeltilmesine yönelik olarak ilan edilen ve bu halde uygulanacak hükümleri kapsayan bir kararı ifade etmektedir. Bu anlamda Anayasa’da belirtilen şart ve usullere uymak koşuluyla Bakanlar Kurulu kararıyla Olağanüstü Hal ilan edilebilir. Nitekim bu özel ve olağan üstü durumlar, ceza hukuku bağlamında da bir takım özel uygulamaların ortaya çıkmasına sebep olabilir. Olağanüstü hal döneminde gözaltı süresi, 23 Ocak 2017 tarihli 684 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de öngörülen düzenleme ile 7 gün olarak belirlenmiştir.
Kişilerin özgürlüğüne müdahale niteliğinde olan gözaltına alma yahut gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin kararlara karşı; yakalanan şüpheli, şüphelinin müdafii, şüphelinin kanuni temsilcisi, şüphelinin eşi, şüphelinin birinci veya ikinci derecede kan hısımı hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hâkimine itiraz edebilir. İtiraz derhal ve en geç 24 saat içerisinde sonuçlandırılır.
CMK madde 91/6 gereği, gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında gözaltına neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle gözaltına alma işlemi uygulanamaz.