6100 sayılı kanun ile kabul edilen belirsiz alacak davası ile kısmi dava uygulamada birbirine karıştırılmakta ve biri diğerinin yerine kullanılmaktadır. Ancak her iki dava türünün birbirinden farklı amaç ve nitelikleri bulunmaktadır.
Kısmi dava alacak miktarının yalnız bir kısmı için açılan davadır. Bu davada alacağın tümü aynı hukuki ilişkiden doğmakta ve alacağın şimdilik bir kısmının dava konusu edilmesi durumu mevcuttur. Alacak hakkında daha fazla miktar için dava açma imkanı bulunmasına rağmen bir kesimi için açılan dava türüdür.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 109’a göre talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, kısmi dava açılabilir. Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hali dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez. Dava dilekçesinde açılan davanın kısmi alacak davası olduğunun açıkça yazılması da gerekmez. Dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının daha fazla olduğunun anlaşılması için istem bölümünde ‘fazlaya ilişkin haklarımızın saklı tutulması kaydıyla’ ya da ‘alacağın şimdilik şu kadarını dava ediyorum’ şeklindeki ifadeler de kural olarak yeterlidir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus talep edilmeyen alacak kesimi için zamanaşımının kesilmesi söz konusu olmaz. Zamanaşımı süresi talep edilmeyen meblağ üzerinden işlemeye devam etmektedir.
HMK 109. Maddenin 2. Fıkrasında yer alan talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamayacağı hükmü 01.04.2015 tarih ve 6644 sayılı Kanunun 4. Maddesi ile yürürlükten kaldırılarak alacağın taraflar arasında tartışmasız ve belirli olup olmadığına bakılmaksızın kısmi dava açılmasına imkan sağlanmıştır.
Belirsiz alacak davası ise 6100 sayılı HMK ile yürürlüğe giren yeni bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır.
Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesinin kendisinden beklenemeyecek kişilerce veya belirlenmesinin imkansız olduğu durumlarda açılan davadır. Burada önemli olan husus karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtilmiş olduğu talebini artırabilir. Davacı arttırılan talebin harcını yatırarak hüküm altına alınmasını talep edebilir.
Belirsiz alacak davasında öne çıkan en önemli nitelik davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirlenememesinin olduğu görülmektedir. Alacak miktarının tespitinin davacıdan beklenememesi yahut tespit edilmesinin olanaksız olması gerekmektedir. Alacak miktarı, görülecek olan dava esnasında ortaya çıkacak olan başka olgulara bağlı olarak değişecek durumda ise ve tespiti gerektiriyorsa alacak belirsiz kabul edilir.
Belirsiz alacak davası ile kısmi dava arasındaki farka gelecek olursak; alacaklının talep edeceği miktar tam ve kesin olarak belirlenebilir nitelikte değilse, belirsiz alacak davası yolu öngörülmüştür. Kısmi davada ise talep edilecek olan alacak miktarının tamamının bilinmesi veya belirlenebilmesi halinde, bu alacağın bir kısmının talep edilebilmesi durumu söz konusudur. Dolayısıyla alacaklının dava konusunun belirsiz olması halinde, HMK 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak ve tespit davasının açılması gerekmektedir.
İkinci önemli olan fark belirsiz alacak davasında alacağın tamamı için hak düşürücü süre ve zamanaşımı süresi kesilmekte iken, kısmi davada ise yalnızca davada belirtilen alacak kesimi için zamanaşımı kesilmekte ve ileride arttırılacak olan alacak kesimi için süreler işlemeye devam etmektedir.
Yine belirsiz alacak davası yalnızca para alacakları için açılabilmekte iken kısmi davada böyle bir şart yoktur.
Belirsiz alacak davasında dava değerinin tamamının belirlenebilir olduğu anda iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın ve ıslaha başvurulmaksızın talep konusu bir dilekçe ile artırabilir. Bu artırdığı meblağa işleyecek faizin başlangıç tarihi ise borçlunun temerrüt tarihidir. Kısmi davada ise alacaklının başlangıçta ileri sürdüğü talebini artırabilmesi için ıslah yoluna başvurması gerekir ve ıslah ile artırılan miktara işleyecek faizin başlangıç tarihi ise ıslah tarihidir.